
Covid-19, ya da daha bilinen adıyla Korona virüsü, uzaklardan elini kolunu sallayarak geldi; daha bir ay önce "Aaa, duydun mu, Çin’de bir virüs çıkmış ve her yeri kapatmışlar?" derken bir anda sayıları takip eder, evden ne koşullarda, ne durumlarda nasıl çıkabiliyoruz konuşur olduk. Tabii ki artık “evinizden çıkmayın, sosyal teması kesin” diye öğüt vermenin bir anlamı kalmadı. Okuma yazmayı bilen her birey artık bunun önemini kavramıştır diye düşünüyorum. İtalya'da artık karantinanın on beşinci gününe ulaşıldı, insanlar evde kalma sürecine alışmış, balkonlardan şarkılar türküler söylüyor gibi görünseler de evlerinin içinde neler olup bittiğini bilemiyoruz. Her ne olursa olsun daha ilk haftalarında bütün dünyaya "mesafeli" sosyalleşmenin nasıl yapılabildiğini, coşku ve neşenin kapıların arkasına kapatılmayla kaybolması gerekmediğinin örneklerini verdiler. Tam da sosyal medyada yayılan bu şarkılı türkülü balkon sefalarının üzerine, aylardır oturup da yazamadığım müzik terapisi bloğumun ilk yazısında psikolojimizin bu süreçte oynadığı role ve müziğin bu süreçte belki de hiç tahmin etmediğimiz bir etkisine değinmek istiyorum.

Sosyal medyayı çok takip etmesem de artık Whatsapp gruplarında her türlü içeriğin paylaşılabiliyor olmasıyla ben de güncel kalabiliyorum. Bu dönemde özellikle dikkatimi çeken paylaşım türlerinden biri de Korona virüse karşı reçeteler. Tabii ki bu reçeteler asılsızdır, ya da bir etkisi yoktur demek bana düşmez, fakat bu virüse karşı geliştirilen bir tedavi ya da bloke edici bir formül şu ana kadar bulunmuş değil. Zaten bulunsaydı Türkiye'deki sabah programlarından önce Dünya Sağlık Örgütü'nün sayfalarında bunu görürdük diye düşünüyorum. Bu virüse karşı geliştirilmiş bir formül olmasa da, bazı uzmanların önerilerini dikkate almaktan zarar gelmez. Amerika'da bir tıp fenomeni olarak görülen ve Türklerin de gururla takip ettiği Doktor Mehmet Öz'ün Twitter sayfasında Covid-19 virüsüyle ilgili yanlış bilinenlere ve doğrulanmadan paylaşılmış reçetelere karşı birçok paylaşımı var, bunların dışında onun ve birçok uzmanın yegane önerisi bağışıklık sistemimizi güçlü tutmamız. Tabii ki medya ve reklamların da etkisiyle bağışıklık sistemini güçlendirmek için aklımıza eczanelerde birbirinden renkli kutularda satılan bin bir türlü takviye edici gıda gelse de ben biraz da elimizdeki kaynaklara odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum. 1980'den bu yana yapılan araştırmalar aslında psikolojik sağlığımızın vücudumuz ve bağışıklık sistemimiz üzerinde yoğun bir etkisi olduğunu gösteriyor. Yakın zamanlarda bulunduğum bazı çalışmalar da müziğin bu psikoloji ve bağışıklık sistemi ilişkisinde önemli bir yeri olduğunu gösteriyor.

Ohio State Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 1980 ve 1992 yılları arasındaki çalışmalarda öğrencilerin bağışıklığının üç günlük sınav döneminin basit stresinde her yıl azaldığını keşfettiler. Ayrıca Kentucky Üniversitesi'nde 2004 yılına kadar yapılan 300'e yakın çalışmada, uzun dönemli streste bağışıklığın tüm yönleriyle tepe taklak olduğu fark edildi. Bu nedenle, uzun süreli veya kronik stres, çok fazla aşınma ve yıpranma yoluyla bağışıklık sistemini tahrip edebilen önemli faktörlerden biri. Ayrıca, John Hopkins Tıp Fakültesi'nde yapılan meta analizler, yaşlı veya zaten hasta olan kişilerin stresle ilişkili bağışıklık değişikliklerine daha yatkın olduklarını ortaya koydu. Bu durumun ciddiyetini ortaya koyan daha birçok makale ve çalışmaya yazının sonundaki kaynakçadan ulaşabilirsiniz. Fakat şimdilik bizi zaten strese sokan bu virüs karmaşasının içinde "Eyvah! Stresliyken virüsü kapmaya daha da yatkınım." diye kaygılanıp kendimizi daha da harap etmek yerine elimizdeki o güzel kaynaklara odaklanalım. Aile, arkadaşlar, dostluklar, sevgi, aşk, yaratıcılık, sanat, oyunlar, anılar, hikayeler, romanlar, keyifli akşam yemekleri, evde yapılmaya çalışılan sporlar, danslar ve tabii ki müzik, yıllar önce öğrenilip unutulan gitar şarkıları, ufak ev resitalleri ve bağırarak, özgürce söylenilen şarkılar...

Stresin bağışıklık sistemimize olan etkisini ballandıra ballandıra, sağlam dayanaklarla anlattıktan sonra müziğin strese ve haliyle bağışıklık sistemine olan etkisini de öyle müzik iyidir diyerek geçiştiremeyiz. Bu sırada aklınızdan "müzik psikolojisi ya da müzik terapisi bir bilim dalı mıdır?" gibi sorular geçiyor olabilir; fakat gelin bu soruları şimdilik hızlı bir "evet"le erteleyelim. İlerleyen yazılarımda bu konunun derinliklerini zaten hep beraber keşfedeceğiz. Her ne kadar nispeten yeni olsa da, müzik terapisi ve müzik tıbbı gelişmekte olan ve hatta bulduğu sonuçlarla ilaç firmalarını biraz da korkutan bir alan. 2013 yılında Doktor Mona Lisa Chanda, 400 çalışmanın meta-analizinde, müziğin vücudun bağışıklık sistemi işlevini geliştirdiğini ve stresi azalttığını buldu. Ayrıca müzik dinlemenin, ameliyat öncesi kaygıyı azaltmada reçeteli ilaçlardan daha etkili olduğu çalışmasının sonuçlarında göstermiş oldu. Başka bir çalışmada araştırmacılar müzik dinlemenin ve çalmanın, istilacı virüslere saldıran ve bağışıklık sisteminin etkinliğini artıran hücreler olan vücudun antikor immünoglobulin A ve doğal öldürücü hücrelerinin üretimini arttırdığını, aynı zamanda da stres hormonu kortizol düzeylerini azalttığını buldular. Tabii ki bu kadar bulgunun üzerine "fakat ben hiçbir enstrüman çalamıyorum, yeteneğim de yok" gibi argümanlarla direniş gösterenler olacaktır, lakin dikkatinizi çekerim ki araştırmaların çoğu müzik dinlemenin etkilerine yoğunlaşmaktadır. Aynı zamanda dans etmek, müziğe ritim tutmak, çalmakta olan bir şarkının sözlerini takip etmek ve seslendirmek gibi müziğe aktif katılımı içeren aktiviteler de aslında müzik icrası kadar etkin.
Sonuç olarak, bu evlere kapanarak hayat kurtardığımız zor zamanlarda zencefilli, kara mürver özlü yeşil çayımızı içerken oturup dizilerle saatler geçirmek yerine müzik kanallarına uğramak, internetten birkaç şarkı dinlemek, sözlerini öğrenip eşlik etmek, partnerimizle online birkaç dans dersi almak ve hatta evin bir köşesinde tozlanmakta olan enstrümanlarımıza bir şans vermek isteyebiliriz. Bu günleri en yakın zamanda en az kayıpla atlamamızı, huzurla ve müzikle kalmanızı diliyorum.
Kaynakça
American Psychological Association. (2006). Stress weakens the immune system. American Psychological Association.
Novotney, A. (2013, November). Music as medicine. Monitor on Psychology, 44(10). http://www.apa.org/monitor/2013/11/music
Abdurachman, A., & Herawati, N. (2018). The role of psychological well-being in boosting immune response: an optimal effort for tackling infection. African journal of infectious diseases, 12(1S), 54-61.
Kaplan, H. B. (1991). Social psychology of the immune system: A conceptual framework and review of the literature. Social Science & Medicine, 33(8), 909-923.
Dixon, E. (2018, December 3). If Your Cold Keeps Lingering, Doctors Think This Weird Unrelated Activity Can Help. Retrieved from https://www.bustle.com/p/can-music-help-you-get-over-a-cold-studies-suggest-it-can-boost-your-immune-system-13231417
Fancourt, D., Ockelford, A., & Belai, A. (2014). The psychoneuroimmunological effects of music: A systematic review and a new model. Brain, behavior, and immunity, 36, 15-26.
account, D. M. O. V. (2020, March 22). Dr. Mehmet Oz (@DrOz). Retrieved from https://twitter.com/DrOz?ref_src=twsrc^google|twcamp^serp|twgr^author